Please assign a menu to the primary menu location under menu

Kampçılık ve Doğa Hayatı

Kampçılık ve Doğa Hayatı

Kampçılık ve Doğa Hayatı

Kamp

Belirli bir zaman içerisinde , doğada şehir yaşantısından uzak bir bölgede çadır veya baraka kurularak konaklama yapılan faaliyetler bütünüdür. .Kimi zaman 1 gün kimi zaman aylarca sürebilir , burada esas olan yapılacak faaliyetin amacıdır.

Kamp faaliyetin amacı bir günlüğüne şehir yaşantısından kaçmakta , bir dağın zirvesine ( Everest gibi ) aylarca sürecek hazırlığın gerçekleştirilmesi için de olabilir. Bunun yanı sıra Eğitim Kampları , İzci kampları , yoga kampları gibi birçok kamp çeşitleri bulunmaktadır.

Genelde ortak amaç modern hayatın sıkıntılarından ve gerginliğinden kendisini bir an olsun kurtarmak ihtiyacı, insanları kampçılığa sevk etmektedir.  Kampçılık tarihi bugünkü durumunu Kuzey Amerika yerlilerine borçludur. Onların yaşam tarzları , asrın modern insanları tarafından günümüz kampçılığına adapte edilmiştir. Zamanla bir nevi spor haline gelen kamp hayatı, 1900’lü yıllarda Amerika’dan önce Avrupa’ya sonra bütün dünya ülkelerine yayılarak, bisiklet sporu ile bağlantılı bir şekilde gelişmeye başladı. İkinci Dünya Savaşından sonra bu gelişme hızlandı ve günümüzde dünyanın çeşitli bölgelerinde milyonlarca kişinin alakasını çeken bir spor haline geldi. Savaş sanayisinin yan ürünleri olan dört tekerlekli araba, hafif çadırlar ve uyku tulumları da kampçılığı teşvik eden hususlar olmuştur.

Kampçılar, kendi aralarında çeşitli gruplara ayrılırlar. Bazı kişiler, uzak yerde yalnızlık ararken, bazıları yaya olarak, bazı gruplar ise kayıklar veya motosiklet ile seyahat etmeyi isterler.
Kampçılığın yaygın olduğu memleketlerde, çeşitli yerlerde kamp bölgeleri bulunur. Bu bölgelerde bir kampta olması gereken her türlü alt yapı mevcuttur. Avrupa’da, bilhassa Batı Avrupa’da İkinci Dünya Harbinden sonra süratle gelişen kampçılık, kıtada kamu ve özel işletmelere ait binlerce kamp yerinin kurulmasına yol açtı.

Kampçılık da, kendisine has kuralları olan bir spordur. Bu kurallara uyulmadığı takdirde kampçıların büyük tehlikelerle karşı karşıya kalacağı bir gerçektir. Bir kamp yerinin seçiminde ilk şart emniyet ve rahatlıktır. İdeal bir kamp yeri, suyu, kamp ateşi için lüzumlu olan odunu bol ve yüksek bir yerde,bataklıklardan ve uzun otlu bölgelerden uzakta olmalıdır. Kamp yapan grupların özelliklerine göre değişen malzeme ihtiyacı aşağı yukarı şu şekildedir: ilk yardım çantası, su kapları, su geçirmez kibritler, harita ve pusula, keskin bıçak, balta, el feneri veya lamba, testere, ip, güneş gözlükleri, güneş yağı ve herkes için ayrı birer uyku tulumu. Yemek için lüzumlu bıçak, çatal, kaşık, tabak ve küçük çelik bir tava. Kamp erzakı için de dondurulmuş et, tereyağı ve reçel ile kurutulmuş yiyecekler konserve idealdir.

Kamp hayatının kendisine has bir giyim tarzı vardır. Giyeceklerde aranan ilk özellik rahatlıktır. Kamp giyeceklerinin havadaki değişiklikler de dikkate alınarak seçilmesi lazımdır. Bir diğer ifadeyle her havaya göre giyilebilecek çeşitli elbiseler getirilmesi kişinin kamp hayatında rahat etmesini sağlar. Bir kampçının sağlığı ve rahatlığı önceden alınacak temizlik ve emniyet tedbirleri ile yakından alakalıdır. Bir bölgeyi terk etmeden önce kamp ateşinin söndürülüp söndürülmediğini kontrol etmesi ve artıkların gömülmesi veya belli bir yerde toplanması gereklidir. Yüzme sahalarının da temiz bırakılması yine uyulması gerekli tedbirlerin başında gelir. Kampçıların yiyeceklerini böceklerden korumak için itina göstermeleri, şüpheli suları kaynatmadan içmemeleri sağlıklarının devamı açısından son derece önemlidir. Yardım çantasının her zaman el altında bulundurulması da kampçıların uyması gereken hususlardandır.

Son yıllarda deniz kenarlarının çok kalabalıklaşması, denizlerin aşırı dercede kirlenmeleri, buralarda dinlenmek isteyenlerin kamp yapmasını zorlaştırmıştır. Buna karşılık ormanlık ve temiz havası olan yaylalarda karavan kampçılığı başlamıştır.Karadeniz, Akdeniz ve Ege bölgelerinde böyle yerler çok bulunmaktadır. İlk çağlardan beri Türkler hareketli bir hayat içinde olup, konar göçer idiler. Dağcılığa benzeyen bu hayat tarzı yerleşik hayata geçtikten sonra yaylaya çıkma şeklinde günümüze kadar devam etmiştir.

Doğa Yürüyüşleri

Doğa yürüyüşleri, adından da anlaşılacağı gibi doğada birkaç kişi veya gruplar halinde yürüyerek yapılan bir doğa sporudur. Günümüzde, insanların şehir hayatından bir nebze de olsa uzaklaşmak, hafta içi farkında olmadan depoladığı negatif enerjiyi atmak için sıkça yapmaya başladığı bu spor, gün geçtikçe kurulan doğa aktiviteleri gruplarıyla farklı bir boyut kazanmıştır. Bu etkinliklerin sağlık açısından ve özellikle ruhsal açıdan bir çok faydası vardır.

Gruplar halinde yapılan etkinliklerle birlikte sosyalleşme, yeni arkadaşlıklar ve güzel dostluklar edinilmektedir. Doğa yürüyüşleri her ne kadar bir veya birkaç kişiyle yapılabiliyor olsa da en uygun olanı grup halinde yapılan faaliyetlerdir. Bunun için rotayı iyi bilen ve grubun yürüyüş temposunu belirleyen bir rehber gerekmektedir. Yine aynı şekilde yürüyüş esnasında grubun dağılmasını engelleyen ve rehberle sürekli iletişim halinde olan artçı olarak isimlendirilen bir kişi daha gerekmektedir. Yürüyüşe katılan katılımcılar bu iki kişinin söyledikleri ve talimatları doğrultusunda yürümelidirler. Rehber ve artçı telsizler yardımıyla kesintisiz iletişim halinde olmaları gerekmektedir. Etkinlikte sorumlu olan bu iki kişi doğada tecrübeli, teknik ekipman kullanabilen ve aynı zamanda olası bir kaza veya yaralanma esnasında ilk yardım uygulayabilecek kişiler olmalıdırlar. Dolayısıyla etkinliklerde GPS, ilk yardım çantası vb önemli ekipman ve malzemeleri bulundurmalıdırlar.

Doğa yürüyüşleri her ne kadar kolay gibi görünse de zaman zaman mevsimlere ve özellikle yürünecek olan rotalara göre zorluklar gösterebilir. Bu gibi hava durumu ve rotaya ait zorluklar hakkında etkinlik öncesi katılımcılara bilgi verilmelidir. Buna göre katılımcılar gerekli olan ekipman ve malzemeleri beraberlerinde getirmelidirler.

Giyim

Doğa yürüyüşlerinde giyim çok önemli bir konudur. Mevsim şartlarına uygun giyilmediği takdirde uzun yürüyüşlerde problemler görülmektedir. Bu sporu oluşturan ana etmen yürüyüş olduğundan haliyle en önemli ekipman ayakkabı olmaktadır. Bu sporda görülen kaza ve yaralanmaların en başında ayak burkulmaları ve incinmeleri yer almaktadır. Bu sebeple doğru ayakkabı seçimi esastır. Bileği saran, sert ve kaymayı önleyen tabanlı, nefes alabilir bir ayakkabı en ideal olanıdır. Günümüzde yüksek teknolojiyle üretilmiş outdoor ayakkabılar kolaylıkla temin edilebilir. Giyim konusunda ise iç katman ve dış katman olmak üzere mevsimsel kıyafetlere de dikkat edilmelidir. Özellikle nefes alabilen kıyafetler tercih edilmelidir.

Ekipman

Yürüyüşlerde giyim kadar ekipmanlar da önemlidir. Yürüyüş esnasında rahatsız etmeyecek ve özellikle sırtla temas eden bölümün hava akışının sağlanabildiği sırt çantaları tercih edilmelidir. Yürünecek olan rotaya göre baton denilen yürüyüş bastonları da kullanılabilir. Doğa yürüyüşlerinde çantada mutlaka olması gereken nesneler vardır. Yolun uzunluğuna ve rotadaki su kaynaklarına göre yeterli miktarda su alınması gerekmektedir. Mevsim şartlarına göre yedek kıyafetlerin olması önem teşkil eder. Etkinlikte tüketilecek besin maddelerinin, yine yolun uzunluğu ve rotaya göre yeterli miktarda alınması gerekmektedir.

Su

Doğa yürüyüşlerinde, özellikle yaz aylarında yürüdükçe vücudumuz terleme yoluyla fazlasıyla su kaybeder. Bu sebeple susuzluk hissi olmaksızın belirli aralıklarla su içilmelidir. Aksi halde suya ihtiyacı olan vücudumuz, başta omurilik olmak üzere vücudumuzun bazı bölgelerindeki suyu kullanmaya başlar. Bu da baş ağrılarıyla birlikte vücut direncini düşürmektedir. Bu durum da doğada istenmeyen kazalara ve yaralanmalara yol açabilmektedir.

Doğa yürüyüşlerindeki bir diğer ve en önemli konu ise doğaya olan sevgi ve saygıdır. Etkinlikler sırasında kesinlikle doğa kirletilmemeli ve ayak izleri dışında iz bırakılmamalıdır. Bu, doğanın bir parçası olan biz insanların gelecek nesillere tertemiz bir dünya bırakmak adına yerine getirmemiz gereken bir sorumluluktur. Unutulmamalıdır ki doğa bizden önce de vardı ve doğa, insanlığa yakmadan, yıkmadan, kirletmeden bırakmamız gereken bir mirastır.