Karadağ’ın en güzel koylarından birinde yer alan Kotor, tüccarlar ve ünlü denizciler şehri olup birçok hikayeye konu olmuştur. Kotor tipik Ortaçağ Eski Kenti olup, 12. ve 14. yüzyıllar arasında inşa edilmiş iyi korunmuş bir kentidir. Orta çağ mimarisi ve çok sayıdaki kültürel miras anıtları Kotor’u UNESCO tarafından “Dünya Doğal ve Tarihi Miras Listesi” olarak ilan edilmiştir.
Tüm şehir boyunca binalar dar sokaklar ve meydanlarla bulunmaktadır. Bu meydanlardan birinde, Roma kültürünün ve şehrin en tanınmış simgelerinden biri olan Saint Tryphon Katedrali (Sveti Tripun) bulunur. 13. yüzyıldan kalma Saint Luke Kilisesi (Sveti Luka), 12. yüzyıldan Saint Ana Kilisesi (Sveta Ana), 13. yüzyıldan Saint Mary Kilisesi (Sveta Marija), Şifa Eden Anne Kilisesi (Gospe od Zdravlja), 17. yüzyıldan Prens Sarayı ve 19. yüzyıldaki Napolyon Tiyatrosu, Kotor’un geçmişten günümüze ulaşan zengin miraslarıdır. Her yıl düzenlenen deniz festivalleri Karadağ kıyısındaki bu güzel şehre çekicilik kazandırmaktadır. 3 ayrı kapıdan Old Town bölgesine giriş yapılmaktadır.
Kotor’a biz kiraladığımız araç ile Mostar üzerinden gelip 1 gece konaklama planlamıştık . Old town kale içinde konaklama yapmıştık. Tüm gezilecek görülmesi gereken yerlerin bu bölgede olması bizim için bir günü ayırmamız yeterli olduğunu iletebilirim.
Kotor Kalesi’ne çıkıp Adriyatik Denizi’nin en tepeden manzarasını izlemek benim için ayrı bir keyif verdiğini iletebilirim. Kalenin biri ücretli olmak üzere (3 euro ) biri de ücretsiz 2 girişi bulunmaktadır, Yerel halk ve benim gibi biraz araştıranlar ücretsiz girişi kullanmaktalar. Yaklaşık 1 saat yürüyüşten sonra kalenin tepesine ulaşmıştım , yanında götürdüğüm çayım ve meşhur börekleriyle bu eşsiz manzaranın keyfini çıkartarak bir güzel kahvaltımı da yapmıştım . Kotor Kalesi’ne çıkılacak en iyi zamanlar ya güneşin doğduğu an ya da güneşin battığı an olduğunu iletebilirim . Sıcaktan dolayı yukarı çıkmak çok daha yorucu olmaktadır.
Kotor Fotoğraf Galerisi